بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَـٰنِ ٱلرَّحِیمِ یسۤ
Latince Okunuşu : yâ-sîn.
Meali : Ya Sin.
وَٱلۡقُرۡءَانِ ٱلۡحَكِیمِ
Latince Okunuşu : velḳur'âni-lḥakîm.
Meali : Andolsun, beyanında hikmet, hükmünde metanet olan Kur'an'a.
إِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِینَ
Latince Okunuşu : inneke lemine-lmurselîn.
Meali : Şüphe yok ki sen, gönderilenlerdensin.
عَلَىٰ صِرَ ٰطࣲ مُّسۡتَقِیمࣲ
Latince Okunuşu : `alâ ṣirâṭim musteḳîm.
Meali : Doğru bir yoldasın.
تَنزِیلَ ٱلۡعَزِیزِ ٱلرَّحِیمِ
Latince Okunuşu : tenzîle-l`azîzi-rraḥîm.
Meali : Üstün ve rahim tarafından indirilmiştir.
لِتُنذِرَ قَوۡمࣰا مَّاۤ أُنذِرَ ءَابَاۤؤُهُمۡ فَهُمۡ غَـٰفِلُونَ
Latince Okunuşu : litunẕira ḳavmem mâ unẕira âbâuhum fehum ğâfilûn.
Meali : Korkutman için, ataları korkutulmamış topluluğu; onlardır gafil olanlar.
لَقَدۡ حَقَّ ٱلۡقَوۡلُ عَلَىٰۤ أَكۡثَرِهِمۡ فَهُمۡ لَا یُؤۡمِنُونَ
Latince Okunuşu : leḳad ḥaḳḳa-lḳavlu `alâ ekŝerihim fehum lâ yu'minûn.
Meali : Andolsun ki onların çoğu hakkında şu söz gerçekleşmiştir: Onlardır inanmayanlar.
إِنَّا جَعَلۡنَا فِیۤ أَعۡنَـٰقِهِمۡ أَغۡلَـٰلࣰا فَهِیَ إِلَى ٱلۡأَذۡقَانِ فَهُم مُّقۡمَحُونَ
Latince Okunuşu : innâ ce`alnâ fî a`nâḳihim ağlâlen fehiye ile-l'eẕḳâni fehum muḳmeḥûn.
Meali : Şüphe yok ki biz, boyunlarına laleler vurduk, elleri, adeta çenelerine kenetlendi lalelerle, bu yüzden onlar, başlarını dimdik tutarlar.
وَجَعَلۡنَا مِنۢ بَیۡنِ أَیۡدِیهِمۡ سَدࣰّا وَمِنۡ خَلۡفِهِمۡ سَدࣰّا فَأَغۡشَیۡنَـٰهُمۡ فَهُمۡ لَا یُبۡصِرُونَ
Latince Okunuşu : vece`alnâ mim beyni eydîhim seddev vemin ḫalfihim sedden feağşeynâhum fehum lâ yubṣirûn.
Meali : Ve önlerine bir set çektik, arkalarına bir set ve gözlerini bağladık da bu yüzden onlar, görmezler.
وَسَوَاۤءٌ عَلَیۡهِمۡ ءَأَنذَرۡتَهُمۡ أَمۡ لَمۡ تُنذِرۡهُمۡ لَا یُؤۡمِنُونَ
Latince Okunuşu : vesevâun `aleyhim eenẕertehum em lem tunẕirhum lâ yu'minûn.
Meali : Ve birdir onlara korkutsan da, korkutmasan da; onlar, inanmazlar.
إِنَّمَا تُنذِرُ مَنِ ٱتَّبَعَ ٱلذِّكۡرَ وَخَشِیَ ٱلرَّحۡمَـٰنَ بِٱلۡغَیۡبِۖ فَبَشِّرۡهُ بِمَغۡفِرَةࣲ وَأَجۡرࣲ كَرِیمٍ
Latince Okunuşu : innemâ tunẕiru meni-ttebe`a-ẕẕikra veḫaşiye-rraḥmâne bilğayb. febeşşirhu bimağfirativ veecrin kerîm.
Meali : Sen, ancak Kur'an'a uyan ve rahmandan, halk görmese de korkan kişiyi korkutabilirsin; müjdele onu yarlıganmayla ve güzelim bir mükafatla.
إِنَّا نَحۡنُ نُحۡیِ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَنَكۡتُبُ مَا قَدَّمُوا۟ وَءَاثَـٰرَهُمۡۚ وَكُلَّ شَیۡءٍ أَحۡصَیۡنَـٰهُ فِیۤ إِمَامࣲ مُّبِینࣲ
Latince Okunuşu : innâ naḥnu nuḥyi-lmevtâ venektubu mâ ḳaddemû veâŝârahum. vekulle şey'in aḥṣaynâhu fî imâmim mubîn.
Meali : Şüphe yok ki biz, ölüyü diriltiriz ve yazarız önceden, dünyada yaptıklarını ve sonradan bıraktıkları izleri ve her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazdık, takdir ettik.
وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلًا أَصۡحَـٰبَ ٱلۡقَرۡیَةِ إِذۡ جَاۤءَهَا ٱلۡمُرۡسَلُونَ
Latince Okunuşu : vaḍrib lehum meŝelen aṣḥâbe-lḳaryeh. iẕ câehe-lmurselûn.
Meali : Örnek getir onlara o şehir halkını; hani oraya peygamberler gelmişti.
إِذۡ أَرۡسَلۡنَاۤ إِلَیۡهِمُ ٱثۡنَیۡنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزۡنَا بِثَالِثࣲ فَقَالُوۤا۟ إِنَّاۤ إِلَیۡكُم مُّرۡسَلُونَ
Latince Okunuşu : iẕ erselnâ ileyhimu-ŝneyni fekeẕẕebûhumâ fe`azzeznâ biŝâliŝin feḳâlû innâ ileykum murselûn.
Meali : Hani onlara iki kişi göndermiştik de onları yalanlamışlardı, derken bir üçüncü kişiyle kuvvetlendirmiştik onları da şüphe yok ki demişlerdi, biz, size gönderilmiş peygamberleriz.
قَالُوا۟ مَاۤ أَنتُمۡ إِلَّا بَشَرࣱ مِّثۡلُنَا وَمَاۤ أَنزَلَ ٱلرَّحۡمَـٰنُ مِن شَیۡءٍ إِنۡ أَنتُمۡ إِلَّا تَكۡذِبُونَ
Latince Okunuşu : ḳâlû mâ entum illâ beşerum miŝlunâ vemâ enzele-rraḥmânu min şey'in in entum illâ tekẕibûn.
Meali : Onlar, siz demişlerdi, ancak bizim gibi insansınız ve rahman da hiçbir şey indirmemiştir, siz, ancak yalan söylemektesiniz.
قَالُوا۟ رَبُّنَا یَعۡلَمُ إِنَّاۤ إِلَیۡكُمۡ لَمُرۡسَلُونَ
Latince Okunuşu : ḳâlû rabbunâ ya`lemu innâ ileykum lemurselûn.
Meali : Rabbimiz bilir ki demişlerdi, şüphe yok, biz size gönderildik elbet.
وَمَا عَلَیۡنَاۤ إِلَّا ٱلۡبَلَـٰغُ ٱلۡمُبِینُ
Latince Okunuşu : vemâ `aleynâ ille-lbelâğu-lmubîn.
Meali : Ve bize düşen vazife, ancak apaçık tebliğden ibaret.
قَالُوۤا۟ إِنَّا تَطَیَّرۡنَا بِكُمۡۖ لَىِٕن لَّمۡ تَنتَهُوا۟ لَنَرۡجُمَنَّكُمۡ وَلَیَمَسَّنَّكُم مِّنَّا عَذَابٌ أَلِیمࣱ
Latince Okunuşu : ḳâlû innâ teṭayyernâ bikum. leil lem tentehû lenercumennekum veleyemessennekum minnâ `aẕâbun elîm.
Meali : Demişlerdi ki: Gerçekten de sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğramadayız, andolsun ki bu işten vazgeçmezseniz elbette taşlarız sizi ve elbette bizden, elemli bir azaba uğrarsınız.
قَالُوا۟ طَـٰۤىِٕرُكُم مَّعَكُمۡ أَىِٕن ذُكِّرۡتُمۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمࣱ مُّسۡرِفُونَ
Latince Okunuşu : ḳâlû ṭâirukum me`akum. ein ẕukkirtum. bel entum ḳavmum musrifûn.
Meali : Onlar da, uğursuzluğunuz demişlerdi, kendinizden; öğüt verilirse de mi yapacaksınız bunu? Hayır, siz, haddi aşmış bir topluluksunuz.
وَجَاۤءَ مِنۡ أَقۡصَا ٱلۡمَدِینَةِ رَجُلࣱ یَسۡعَىٰ قَالَ یَـٰقَوۡمِ ٱتَّبِعُوا۟ ٱلۡمُرۡسَلِینَ
Latince Okunuşu : vecâe min aḳṣe-lmedîneti raculuy yes`â ḳâle yâ ḳavmi-ttebi`u-lmurselîn.
Meali : Ve şehrin ta öte ucundan birisi, koşarak gelmişti de ey kavmim demişti, uyun peygamberlere.
ٱتَّبِعُوا۟ مَن لَّا یَسۡـَٔلُكُمۡ أَجۡرࣰا وَهُم مُّهۡتَدُونَ
Latince Okunuşu : ittebi`û mel lâ yes'elukum ecrav vehum muhtedûn.
Meali : Uyun sizden hiçbir ücret istemeyenlere ve onlardır doğru yolu bulanlar.
وَمَا لِیَ لَاۤ أَعۡبُدُ ٱلَّذِی فَطَرَنِی وَإِلَیۡهِ تُرۡجَعُونَ
Latince Okunuşu : vemâ liye lâ a`budu-lleẕî feṭaranî veileyhi turce`ûn.
Meali : Ve ne olmuş bana da beni yaratana kulluk etmeyecekmişim ve siz de, sonunda dönüp onun tapısına gideceksiniz.
ءَأَتَّخِذُ مِن دُونِهِۦۤ ءَالِهَةً إِن یُرِدۡنِ ٱلرَّحۡمَـٰنُ بِضُرࣲّ لَّا تُغۡنِ عَنِّی شَفَـٰعَتُهُمۡ شَیۡـࣰٔا وَلَا یُنقِذُونِ
Latince Okunuşu : eetteḫiẕu min dûnihî âliheten iy yuridni-rraḥmânu biḍurril lâ tuğni `annî şefâ`atuhum şey'ev velâ yunḳiẕûn.
Meali : Onu bırakıp da başka mabutlar mı kabul edeyim? Rahman, bana bir zarar vermeyi isterse onların şefaatleri, bana hiçbir fayda veremeyeceği gibi onlar, beni kurtaramazlar da.
إِنِّیۤ إِذࣰا لَّفِی ضَلَـٰلࣲ مُّبِینٍ
Latince Okunuşu : innî iẕel lefî ḍalâlim mubîn.
Meali : O vakit şüphe yok ki apaçık bir sapıklık içinde kalırım elbet.
إِنِّیۤ ءَامَنتُ بِرَبِّكُمۡ فَٱسۡمَعُونِ
Latince Okunuşu : innî âmentu birabbikum fesme`ûn.
Meali : Şüphe yok ki ben, Rabbinize inandım, duyun sözümü.
قِیلَ ٱدۡخُلِ ٱلۡجَنَّةَۖ قَالَ یَـٰلَیۡتَ قَوۡمِی یَعۡلَمُونَ
Latince Okunuşu : ḳîle-dḫuli-lcenneh. ḳâle yâ leyte ḳavmî ya`lemûn.
Meali : Denildi ki: Gir cennete. Ne olurdu dedi, kavmim de bilseydi.
بِمَا غَفَرَ لِی رَبِّی وَجَعَلَنِی مِنَ ٱلۡمُكۡرَمِینَ
Latince Okunuşu : bimâ ğafera lî rabbî vece`alenî mine-lmukramîn.
Meali : Ne yüzden Rabbimin beni yarlıgadığını ve yüce derecelere ermişler arasına kattığını.
۞ وَمَاۤ أَنزَلۡنَا عَلَىٰ قَوۡمِهِۦ مِنۢ بَعۡدِهِۦ مِن جُندࣲ مِّنَ ٱلسَّمَاۤءِ وَمَا كُنَّا مُنزِلِینَ
Latince Okunuşu : vemâ enzelnâ `alâ ḳavmihî mim ba`dihî min cundim mine-ssemâi vemâ kunnâ munzilîn.
Meali : Ve ondan sonra kavmine, gökten asker indirmedik ve helak ettiklerimize bu çeşit asker de indirmemiştik zaten.
إِن كَانَتۡ إِلَّا صَیۡحَةࣰ وَ ٰحِدَةࣰ فَإِذَا هُمۡ خَـٰمِدُونَ
Latince Okunuşu : in kânet illâ ṣayḥatev vâḥideten feiẕâ hum ḫâmidûn.
Meali : Azabımız, ancak bir bağrıştan ibaretti, o anda hepsi de sönüp gitti.
یَـٰحَسۡرَةً عَلَى ٱلۡعِبَادِۚ مَا یَأۡتِیهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُوا۟ بِهِۦ یَسۡتَهۡزِءُونَ
Latince Okunuşu : yâ ḥasraten `ale-l`ibâd. mâ ye'tîhim mir rasûlin illâ kânû bihî yestehziûn.
Meali : Yazıklar olsun kullara, onlara hiçbir peygamber gelmedi ki onunla alay etmesinler.
أَلَمۡ یَرَوۡا۟ كَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّنَ ٱلۡقُرُونِ أَنَّهُمۡ إِلَیۡهِمۡ لَا یَرۡجِعُونَ
Latince Okunuşu : elem yerav kem ehleknâ ḳablehum mine-lḳurûni ennehum ileyhim lâ yerci`ûn.
Meali : Görmediler mi onlardan önce nice ümmetleri helak ettik ki gerçekten de bir daha dünyaya dönmedi onlar.
وَإِن كُلࣱّ لَّمَّا جَمِیعࣱ لَّدَیۡنَا مُحۡضَرُونَ
Latince Okunuşu : vein kullul lemmâ cemî`ul ledeynâ muḥḍarûn.
Meali : Ve şüphesiz hepsi de tapımıza getirilmiştir onların.
وَءَایَةࣱ لَّهُمُ ٱلۡأَرۡضُ ٱلۡمَیۡتَةُ أَحۡیَیۡنَـٰهَا وَأَخۡرَجۡنَا مِنۡهَا حَبࣰّا فَمِنۡهُ یَأۡكُلُونَ
Latince Okunuşu : veâyetul lehumu-l'arḍu-lmeyteh. aḥyeynâhâ veaḫracnâ minhâ ḥabben feminhu ye'kulûn.
Meali : Ve bir delildir onlara, ölü yeryüzünü dirilttik ve oradan taneler çıkardık da onları yerler.
وَجَعَلۡنَا فِیهَا جَنَّـٰتࣲ مِّن نَّخِیلࣲ وَأَعۡنَـٰبࣲ وَفَجَّرۡنَا فِیهَا مِنَ ٱلۡعُیُونِ
Latince Okunuşu : vece`alnâ fîhâ cennâtim min neḫîliv vea`nâbiv vefeccernâ fîhâ mine-l`uyûn.
Meali : Ve orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler halkettik ve orada kaynaklar çıkarıp akıttık.
لِیَأۡكُلُوا۟ مِن ثَمَرِهِۦ وَمَا عَمِلَتۡهُ أَیۡدِیهِمۡۚ أَفَلَا یَشۡكُرُونَ
Latince Okunuşu : liye'kulû min ŝemerihî vemâ `amilethu eydîhim. efelâ yeşkurûn.
Meali : Yesinler diye kendi elleriyle meydana getirmedikleri o meyveleri, hala mı şükretmezler?
سُبۡحَـٰنَ ٱلَّذِی خَلَقَ ٱلۡأَزۡوَ ٰجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنۢبِتُ ٱلۡأَرۡضُ وَمِنۡ أَنفُسِهِمۡ وَمِمَّا لَا یَعۡلَمُونَ
Latince Okunuşu : subḥâne-lleẕî ḫaleḳa-l'ezvâce kullehâ mimmâ tumbitu-l'arḍu vemin enfusihim vemimmâ lâ ya`lemûn.
Meali : Şanı yücedir, münezzehtir yerden bitirdiği şeyleri ve kendilerinden meydana gelen çocukları ve daha da bilmedikleri şeyleri çifterçifter halk edenin.
وَءَایَةࣱ لَّهُمُ ٱلَّیۡلُ نَسۡلَخُ مِنۡهُ ٱلنَّهَارَ فَإِذَا هُم مُّظۡلِمُونَ
Latince Okunuşu : veâyetul lehumu-lleyl. nesleḫu minhu-nnehâra feiẕâ hum mużlimûn.
Meali : Ve bir delildir onlara gece; gündüzü ve güneşin ziyasını çekip sıyırırız ondan da o anda karanlığa dalarlar.
وَٱلشَّمۡسُ تَجۡرِی لِمُسۡتَقَرࣲّ لَّهَاۚ ذَ ٰلِكَ تَقۡدِیرُ ٱلۡعَزِیزِ ٱلۡعَلِیمِ
Latince Okunuşu : veşşemsu tecrî limusteḳarril lehâ. ẕâlike taḳdîru-l`azîzi-l`alîm.
Meali : Ve güneş de karar edeceği yere kadar akıp gider bu, üstün, hüküm ve hikmet sahibi mabudun takdiridir.
وَٱلۡقَمَرَ قَدَّرۡنَـٰهُ مَنَازِلَ حَتَّىٰ عَادَ كَٱلۡعُرۡجُونِ ٱلۡقَدِیمِ
Latince Okunuşu : velḳamera ḳaddernâhu menâzile ḥattâ `âde kel`urcûni-lḳadîm.
Meali : Ve ay için de muayyen zamanlarda konaklar takdir ettik, her devrin sonunda, eski, kuru ve eğri hurma salkımının çöpüne döner.
لَا ٱلشَّمۡسُ یَنۢبَغِی لَهَاۤ أَن تُدۡرِكَ ٱلۡقَمَرَ وَلَا ٱلَّیۡلُ سَابِقُ ٱلنَّهَارِۚ وَكُلࣱّ فِی فَلَكࣲ یَسۡبَحُونَ
Latince Okunuşu : le-şşemsu yembeğî lehâ en tudrike-lḳamera vele-lleylu sâbiḳu-nnehâr. vekullun fî felekiy yesbeḥûn.
Meali : Ne güneş, aya yetişebilir ve ne gece, gündüzü geçebilir; hepsi de bir gökte yüzüp durur.
وَءَایَةࣱ لَّهُمۡ أَنَّا حَمَلۡنَا ذُرِّیَّتَهُمۡ فِی ٱلۡفُلۡكِ ٱلۡمَشۡحُونِ
Latince Okunuşu : veâyetul lehum ennâ ḥamelnâ ẕurriyyetehum fi-lfulki-lmeşḥûn.
Meali : Ve onlara bir delil de, soylarını, dopdolu gemide taşımamızdır.
وَخَلَقۡنَا لَهُم مِّن مِّثۡلِهِۦ مَا یَرۡكَبُونَ
Latince Okunuşu : veḫalaḳnâ lehum mim miŝlihî mâ yerkebûn.
Meali : Ve daha da buna benzer nice binecekleri şeyler yarattık onlara.
وَإِن نَّشَأۡ نُغۡرِقۡهُمۡ فَلَا صَرِیخَ لَهُمۡ وَلَا هُمۡ یُنقَذُونَ
Latince Okunuşu : vein neşe' nuğriḳhum felâ ṣarîḫa lehum velâ hum yunḳaẕûn.
Meali : Dilersek sulara boğarız onları da ne bir imdatlarına yeten olur, ne de kurtarılır onlar.
إِلَّا رَحۡمَةࣰ مِّنَّا وَمَتَـٰعًا إِلَىٰ حِینࣲ
Latince Okunuşu : illâ raḥmetem minnâ vemetâ`an ilâ ḥîn.
Meali : Ancak bizden bir rahmet olur ve bir zamanadek yaşayıp geçinmeleri takdir edilmiş bulunursa o başka.
وَإِذَا قِیلَ لَهُمُ ٱتَّقُوا۟ مَا بَیۡنَ أَیۡدِیكُمۡ وَمَا خَلۡفَكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ
Latince Okunuşu : veiẕâ ḳîle lehumu-tteḳû mâ beyne eydîkum vemâ ḫalfekum le`allekum turḥamûn.
Meali : Ve onlara, önünüzde bulunanla ardınızda olan azaptan çekinin de rahmete erin dendi mi.
وَمَا تَأۡتِیهِم مِّنۡ ءَایَةࣲ مِّنۡ ءَایَـٰتِ رَبِّهِمۡ إِلَّا كَانُوا۟ عَنۡهَا مُعۡرِضِینَ
Latince Okunuşu : vemâ te'tîhim min âyetim min âyâti rabbihim illâ kânû `anhâ mu`riḍîn.
Meali : Ve onlara, Rablerinin delillerinden bir delil geldi mi ancak yüz çevirirler ondan.
وَإِذَا قِیلَ لَهُمۡ أَنفِقُوا۟ مِمَّا رَزَقَكُمُ ٱللَّهُ قَالَ ٱلَّذِینَ كَفَرُوا۟ لِلَّذِینَ ءَامَنُوۤا۟ أَنُطۡعِمُ مَن لَّوۡ یَشَاۤءُ ٱللَّهُ أَطۡعَمَهُۥۤ إِنۡ أَنتُمۡ إِلَّا فِی ضَلَـٰلࣲ مُّبِینࣲ
Latince Okunuşu : veiẕâ ḳîle lehum enfiḳû mimmâ razeḳakumu-llâhu ḳâle-lleẕîne keferû lilleẕîne âmenû enuṭ`imu mel lev yeşâu-llâhu aṭ`ameh. in entum illâ fî ḍalâlim mubîn.
Meali : Ve onlara, Allah'ın, sizi rızıklandırdığı şeylerin bir kısmını hayır yoluna harcayın dendi mi kafir olanlar, inananlara derler ki: Dileseydi Allah doyururdu onu, biz mi doyuralım? Siz, ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz.
وَیَقُولُونَ مَتَىٰ هَـٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَـٰدِقِینَ
Latince Okunuşu : veyeḳûlûne metâ hâẕe-lva`du in kuntum ṣâdiḳîn.
Meali : Ve derler ki: Bu vait, ne vakit yerine gelecek doğru söylüyorsanız?
مَا یَنظُرُونَ إِلَّا صَیۡحَةࣰ وَ ٰحِدَةࣰ تَأۡخُذُهُمۡ وَهُمۡ یَخِصِّمُونَ
Latince Okunuşu : mâ yenżurûne illâ ṣayḥatev vâḥideten te'ḫuẕuhum vehum yeḫiṣṣimûn.
Meali : Bir tek bağrıştan başka bir şey beklemiyor onlar, ansızın helak ediverir onları birbirleriyle düşmanlık edip dururlarken.
فَلَا یَسۡتَطِیعُونَ تَوۡصِیَةࣰ وَلَاۤ إِلَىٰۤ أَهۡلِهِمۡ یَرۡجِعُونَ
Latince Okunuşu : felâ yesteṭî`ûne tevṣiyetev velâ ilâ ehlihim yerci`ûn.
Meali : Derken bir vasiyette bile bulunmaya imkan bulamazlar ve ailelerine bile dönemezler.
وَنُفِخَ فِی ٱلصُّورِ فَإِذَا هُم مِّنَ ٱلۡأَجۡدَاثِ إِلَىٰ رَبِّهِمۡ یَنسِلُونَ
Latince Okunuşu : venufiḫa fi-ṣṣûri feiẕâ hum mine-l'ecdâŝi ilâ rabbihim yensilûn.
Meali : Ve Sur üfürülmüştür de o anda kabirlerinden çıkıp Rablerinin tapısına koşuyorlar.
قَالُوا۟ یَـٰوَیۡلَنَا مَنۢ بَعَثَنَا مِن مَّرۡقَدِنَاۜۗ هَـٰذَا مَا وَعَدَ ٱلرَّحۡمَـٰنُ وَصَدَقَ ٱلۡمُرۡسَلُونَ
Latince Okunuşu : ḳâlû yâ veylenâ mem be`aŝenâ mim merḳadinâ. hâẕâ mâ ve`ade-rraḥmânu veṣadeḳa-lmurselûn.
Meali : Ve demişlerdir ki: Yazıklar olsun bize, kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden; bu, rahmanın bize vaadettiği şey ve peygamberler gerçek söylemişler.
إِن كَانَتۡ إِلَّا صَیۡحَةࣰ وَ ٰحِدَةࣰ فَإِذَا هُمۡ جَمِیعࣱ لَّدَیۡنَا مُحۡضَرُونَ
Latince Okunuşu : in kânet illâ ṣayḥatev vâḥideten feiẕâ hum cemî`ul ledeynâ muḥḍarûn.
Meali : Bu, ancak bir bağrıştan ibaret, derken onların hepsi, tapımızda hazır bulunmadalar.
فَٱلۡیَوۡمَ لَا تُظۡلَمُ نَفۡسࣱ شَیۡـࣰٔا وَلَا تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Latince Okunuşu : felyevme lâ tużlemu nefsun şey'ev velâ tuczevne illâ mâ kuntum ta`melûn.
Meali : Gerçekten de bugün, hiç kimseye, hiçbir suretle zulmedilmez ve size de, ancak yaptığınız şeylerin karşılığı verilir.
إِنَّ أَصۡحَـٰبَ ٱلۡجَنَّةِ ٱلۡیَوۡمَ فِی شُغُلࣲ فَـٰكِهُونَ
Latince Okunuşu : inne aṣḥâbe-lcennehi-lyevme fî şuğulin fâkihûn.
Meali : Şüphe yok ki cennet ehli bugün, nimetler içinde sevinç ve ferah içindedir.
هُمۡ وَأَزۡوَ ٰجُهُمۡ فِی ظِلَـٰلٍ عَلَى ٱلۡأَرَاۤىِٕكِ مُتَّكِـُٔونَ
Latince Okunuşu : hum veezvâcuhum fî żilâlin `ale-l'erâiki muttekiûn.
Meali : Onlar da, eşleri de, gölgeliklerde, tahtlara oturup dayanmışlardır.
لَهُمۡ فِیهَا فَـٰكِهَةࣱ وَلَهُم مَّا یَدَّعُونَ
Latince Okunuşu : lehum fîhâ fâkihetuv velehum mâ yedde`ûn.
Meali : Onlarındır orada yemişler ve onlarındır diledikleri her şey.
سَلَـٰمࣱ قَوۡلࣰا مِّن رَّبࣲّ رَّحِیمࣲ
Latince Okunuşu : selâmun ḳavlem mir rabbir raḥîm.
Meali : Onlara, rahim Rabden söylenen söz de esenlik size sözüdür.
وَٱمۡتَـٰزُوا۟ ٱلۡیَوۡمَ أَیُّهَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ
Latince Okunuşu : vemtâzu-lyevme eyyuhe-lmucrimûn.
Meali : Ayrılın bugün ey suçlular.
۞ أَلَمۡ أَعۡهَدۡ إِلَیۡكُمۡ یَـٰبَنِیۤ ءَادَمَ أَن لَّا تَعۡبُدُوا۟ ٱلشَّیۡطَـٰنَۖ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوࣱّ مُّبِینࣱ
Latince Okunuşu : elem a`hed ileykum yâ benî âdeme el lâ ta`budu-şşeyṭân. innehû lekum `aduvvum mubîn.
Meali : Ey Âdem oğulları, sakın Şeytan'a kulluk etmeyin, şüphe yok ki o, apaçık bir düşmandır size diye emredip söz almadı mı sizden?
وَأَنِ ٱعۡبُدُونِیۚ هَـٰذَا صِرَ ٰطࣱ مُّسۡتَقِیمࣱ
Latince Okunuşu : veeni-`budûnî. hâẕâ ṣirâṭum musteḳîm.
Meali : Ve bana kulluk edin ancak, budur doğru yol.
وَلَقَدۡ أَضَلَّ مِنكُمۡ جِبِلࣰّا كَثِیرًاۖ أَفَلَمۡ تَكُونُوا۟ تَعۡقِلُونَ
Latince Okunuşu : veleḳad eḍalle minkum cibillen keŝîrâ. efelem tekûnû ta`ḳilûn.
Meali : Ve andolsun ki sizden birçok halk yığınını doğru yoldan saptırdı o, aklınız mı yoktu da akıl edemediniz?
هَـٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِی كُنتُمۡ تُوعَدُونَ
Latince Okunuşu : hâẕihî cehennemu-lletî kuntum tû`adûn.
Meali : Budur o cehennem ki size vaadedilmişti.
ٱصۡلَوۡهَا ٱلۡیَوۡمَ بِمَا كُنتُمۡ تَكۡفُرُونَ
Latince Okunuşu : iṣlevhe-lyevme bimâ kuntum tekfurûn.
Meali : Girin mutlaka oraya kafir olduğunuza karşılık.
ٱلۡیَوۡمَ نَخۡتِمُ عَلَىٰۤ أَفۡوَ ٰهِهِمۡ وَتُكَلِّمُنَاۤ أَیۡدِیهِمۡ وَتَشۡهَدُ أَرۡجُلُهُم بِمَا كَانُوا۟ یَكۡسِبُونَ
Latince Okunuşu : elyevme naḫtimu `alâ efvâhihim vetukellimunâ eydîhim veteşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn.
Meali : O gün, ağızlarını mühürleriz ve ne kazandılarsa elleri, söyler bize ve tanıklık eder ayakları.
وَلَوۡ نَشَاۤءُ لَطَمَسۡنَا عَلَىٰۤ أَعۡیُنِهِمۡ فَٱسۡتَبَقُوا۟ ٱلصِّرَ ٰطَ فَأَنَّىٰ یُبۡصِرُونَ
Latince Okunuşu : velev neşâu leṭamesnâ `alâ a`yunihim festebeḳu-ṣṣirâṭa feennâ yubṣirûn.
Meali : Ve dileseydik onları kör ederdik de doğru yolu ararlar, bulamazlardı, nasıl görebilirlerdi ki?
وَلَوۡ نَشَاۤءُ لَمَسَخۡنَـٰهُمۡ عَلَىٰ مَكَانَتِهِمۡ فَمَا ٱسۡتَطَـٰعُوا۟ مُضِیࣰّا وَلَا یَرۡجِعُونَ
Latince Okunuşu : velev neşâu lemesaḫnâhum `alâ mekânetihim feme-steṭâ`û muḍiyyev velâ yerci`ûn.
Meali : Ve dileseydik onları çarpıp, durdukları yerde bir başka şekle sokardık da kalakalırlardı, ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi, ne geriye dönmeye.
وَمَن نُّعَمِّرۡهُ نُنَكِّسۡهُ فِی ٱلۡخَلۡقِۚ أَفَلَا یَعۡقِلُونَ
Latince Okunuşu : vemen nu`ammirhu nunekkishu fi-lḫalḳ. efelâ ya`ḳilûn.
Meali : Ve kimin ömrünü uzatırsak yaratılışta adeta geriye döndürürüz onu, çocuklaşır; hala mı akıl etmezler?
وَمَا عَلَّمۡنَـٰهُ ٱلشِّعۡرَ وَمَا یَنۢبَغِی لَهُۥۤۚ إِنۡ هُوَ إِلَّا ذِكۡرࣱ وَقُرۡءَانࣱ مُّبِینࣱ
Latince Okunuşu : vemâ `allemnâhu-şşi`ra vemâ yembeğî leh. in huve illâ ẕikruv veḳur'ânum mubîn.
Meali : Ve biz, ona şiir belletmedik ve bu, ona yakışmaz da; bu, ancak bir öğüttür ve her şeyi açıklayan Kur'an.
لِّیُنذِرَ مَن كَانَ حَیࣰّا وَیَحِقَّ ٱلۡقَوۡلُ عَلَى ٱلۡكَـٰفِرِینَ
Latince Okunuşu : liyunẕira men kâne ḥayyev veyeḥiḳḳa-lḳavlu `ale-lkâfirîn.
Meali : Diri olanı korkutması ve kafirler hakkındaki sözün gerçeğe çıkması için.
أَوَلَمۡ یَرَوۡا۟ أَنَّا خَلَقۡنَا لَهُم مِّمَّا عَمِلَتۡ أَیۡدِینَاۤ أَنۡعَـٰمࣰا فَهُمۡ لَهَا مَـٰلِكُونَ
Latince Okunuşu : evelem yerav ennâ ḫalaḳnâ lehum mimmâ `amilet eydînâ en`âmen fehum lehâ mâlikûn.
Meali : Görmediler mi ki kudretimizle yapıp meydana getirdiklerimizden davarlar halkettik onlara ve onlar da bu davarlara sahib oldular.
وَذَلَّلۡنَـٰهَا لَهُمۡ فَمِنۡهَا رَكُوبُهُمۡ وَمِنۡهَا یَأۡكُلُونَ
Latince Okunuşu : veẕellelnâhâ lehum feminhâ rakûbuhum veminhâ ye'kulûn.
Meali : Ve bu davarları onlara münkad ettik de binecekleri hayvanlar da onlardan ve onların bazısını da yerler.
وَلَهُمۡ فِیهَا مَنَـٰفِعُ وَمَشَارِبُۚ أَفَلَا یَشۡكُرُونَ
Latince Okunuşu : velehum fîhâ menâfi`u vemeşârib. efelâ yeşkurûn.
Meali : Ve daha da nice menfaatleri var onlarda ve içecekleri de onlardan meydana gelmede; hala mı şükretmezler?
وَٱتَّخَذُوا۟ مِن دُونِ ٱللَّهِ ءَالِهَةࣰ لَّعَلَّهُمۡ یُنصَرُونَ
Latince Okunuşu : vetteḫaẕû min dûni-llâhi âlihetel le`allehum yunṣarûn.
Meali : Ve bir yardıma ermek için Allah'ı bırakırlar da başka mabutlar kabul ederler.
لَا یَسۡتَطِیعُونَ نَصۡرَهُمۡ وَهُمۡ لَهُمۡ جُندࣱ مُّحۡضَرُونَ
Latince Okunuşu : lâ yesteṭî`ûne naṣrahum vehum lehum cundum muḥḍarûn.
Meali : Onların, güçleri yetmez yardım etmeye onlara ve asıl onlardır o uydurma mabutların hizmetine hazırlanmış askerler.
فَلَا یَحۡزُنكَ قَوۡلُهُمۡۘ إِنَّا نَعۡلَمُ مَا یُسِرُّونَ وَمَا یُعۡلِنُونَ
Latince Okunuşu : felâ yaḥzunke ḳavluhum. innâ na`lemu mâ yusirrûne vemâ yu`linûn.
Meali : Mahzun etmesin seni onların sözleri; şüphe yok ki biz, gizlediklerini de biliriz, açığa vurduklarını da.
أَوَلَمۡ یَرَ ٱلۡإِنسَـٰنُ أَنَّا خَلَقۡنَـٰهُ مِن نُّطۡفَةࣲ فَإِذَا هُوَ خَصِیمࣱ مُّبِینࣱ
Latince Okunuşu : evelem yera-l'insânu ennâ ḫalaḳnâhu min nuṭfetin feiẕâ huve ḫaṣîmum mubîn.
Meali : İnsan, kendisini, hiç şüphesiz bir katre sudan yarattığımızı görmedi mi de şimdi o, apaçık bir düşman olmaya kalkışmada.
وَضَرَبَ لَنَا مَثَلࣰا وَنَسِیَ خَلۡقَهُۥۖ قَالَ مَن یُحۡیِ ٱلۡعِظَـٰمَ وَهِیَ رَمِیمࣱ
Latince Okunuşu : veḍarabe lenâ meŝelev venesiye ḫalḳah. ḳâle mey yuḥyi-l`iżâme vehiye ramîm.
Meali : Ve bize bir örnek getirmede ve yaratılışını da unutmada, çürüyüp dağılmış kemikleri kim diriltir demede.
قُلۡ یُحۡیِیهَا ٱلَّذِیۤ أَنشَأَهَاۤ أَوَّلَ مَرَّةࣲۖ وَهُوَ بِكُلِّ خَلۡقٍ عَلِیمٌ
Latince Okunuşu : ḳul yuḥyîhe-lleẕî enşeehâ evvele merrah. vehuve bikulli ḫalḳin `alîm.
Meali : De ki: Onu ilk defa yapıp meydana getiren diriltir ve o, her çeşit yaratmayı bilir.
ٱلَّذِی جَعَلَ لَكُم مِّنَ ٱلشَّجَرِ ٱلۡأَخۡضَرِ نَارࣰا فَإِذَاۤ أَنتُم مِّنۡهُ تُوقِدُونَ
Latince Okunuşu : elleẕî ce`ale lekum mine-şşeceri-l'aḫḍari nâran feiẕâ entum minhu tûḳidûn.
Meali : Öyle bir mabuttur ki size, yemyeşil ağaçtan ateş halketmiştir de ateşlerinizi onunla yakarsınız.
أَوَلَیۡسَ ٱلَّذِی خَلَقَ ٱلسَّمَـٰوَ ٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِقَـٰدِرٍ عَلَىٰۤ أَن یَخۡلُقَ مِثۡلَهُمۚ بَلَىٰ وَهُوَ ٱلۡخَلَّـٰقُ ٱلۡعَلِیمُ
Latince Okunuşu : eveleyse-lleẕî ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa biḳâdirin `alâ ey yaḫluḳa miŝlehum. belâ vehuve-lḫallâḳu-l`alîm.
Meali : Gökleri ve yeryüzünü yaratanın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet ve o, her şeyi yaratan mabuttur, her şeyi bilir.
إِنَّمَاۤ أَمۡرُهُۥۤ إِذَاۤ أَرَادَ شَیۡـًٔا أَن یَقُولَ لَهُۥ كُن فَیَكُونُ
Latince Okunuşu : innemâ emruhû iẕâ erâde şey'en ey yeḳûle lehû kun feyekûn.
Meali : Emri, bir şeyin yaratılmasına taalluk eder, birşeyi yaratmayı dilerse ona ol der, hemen oluverir.
فَسُبۡحَـٰنَ ٱلَّذِی بِیَدِهِۦ مَلَكُوتُ كُلِّ شَیۡءࣲ وَإِلَیۡهِ تُرۡجَعُونَ
Latince Okunuşu : fesubḥâne-lleẕî biyedihî melekûtu kulli şey'iv veileyhi turce`ûn.
Meali : Yücedir, münezzehtir o mabut ki her şeyin tasarrufu ve tedbiri, onun elindedir ve hepiniz de dönüp onun tapısına varacaksınız.